2 Mayıs 2016 Pazartesi
Sakaryapark - Erenler
Şehir merkezine biraz uzak olduğu için benim favorim her zaman Kentpark ve Ormanpark'tır.D-100 karayolu üzerinde olduğu için yolculuk esnasında mola verilebilecek güzel bir alandır.
120 dönüm yeşil alana sahip parkta sosyal tesislerin yanı sıra yürüyüş yolları, dinlenme, oyun ve spor alanları, seyir terası ve Necip Fazıl Anıtı bulunuyor.
120 dönüm yeşil alana sahip parkta sosyal tesislerin yanı sıra yürüyüş yolları, dinlenme, oyun ve spor alanları, seyir terası ve Necip Fazıl Anıtı bulunuyor.
Uzun Çarşı - Adapazarı
Adapazarı, üç kıtanın kavşak noktası olduğu kadar, üç ayrı
imparatorluğun da mirasçısıdır: Nehre “kraliçe-tanrıçaları Sangaryus”un
adını veren Bitinyalıların, Jüstinyanus Köprüsünü (halk arasındaki
adıyla Beşköprü’yü) inşa ettiren ünlü II. Jüstinyanus’un Bizans’ın ve
şehrin merkezindeki Orhan Camii ile sembolleşen Osmanlı’nın, başta
Adapazarı-Karaağaçdibi’nde olmak üzere, Uzunçarşı ve şehrin muhtelif
yerlerindeki tarihi binalar, bize Osmanlı, Rum ve Ermenilerinin
mirasıdır.
Ovada kurulan Adapazarı merkezinin gelişimine baktığımızda en eski kurumlar-kuruluşlar ortalama 250-300 yılı geçmemektedir. Bu yönüyle Adapazarı, Tozlu Camii, Orta Camii, Ağa Camii ve Orhan Camii etrafında kümelenmiş çarşıları; çarşıların etrafına kümelenmiş mahalleleriyle, geç dönem bir Osmanlı şehridir. Osmanlı dönemi mimarisi olan Orta Camii 1752’de, Ağa Camii 1774’te, Sabihahanım Mektebinin kuruluşu 1810’da, ilk Tozlu Camii 1837’de kurulmuştur. Çevre çarşılar kurulurken iki katlı ve sağlam olmasına da çok dikkat edilmiştir. Büyük depremlerde Uzunçarşı ve civarında ciddi bir yıkım olmamıştır. Kısaca birinci Adapazarı Orhan, Ağa, Tozlu ve Orta Camii etrafındaki çarşılarla çevresindeki 4-5 mahalleden iki katlı ahşap ağırlıklı bahçeli evlerle oluşmuştur.
Uzunçarşı’nın ticaret merkezi olarak tercih nedeni; Adapazarı Kuzey-Güney yönünde bir ana aks etrafında gelişmesi ve Bulvar dediğimiz, bugünkü daha çok yeşil alan şeklindeki bant, eskiden boydan boya uzanan bir dere-bataklık olmasıdır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında, bu çukur bölge halkının emeği ile doldurulur. Her aile şu kadar araba toprak atacak veya beş lira para verecek diye karar alınır ve beş lira veremeyen çok aile -hemen herkes- toprak taşır ve düzlenen bölge park yapılıp çiçeklendirilir. Zaten ilk yerleşme, bu dere yatağının iki yanında olur. Yollar dere kenarında, dereye paralel oluşturulur. Ve böylece ana arter ortaya çıkar. Uzunçarşı ise, bu ana artere paralel bir doğrultuda bulvarın hemen devamında yer alır.
Adapazarı’na göç eden ilk muhacirler mallarını mülklerini satıp değerlendirecek ve paralarını yanlarında getirebilecek zamanı ve imkânı bulurlar. Daha sonra gelen göçmenler, pek sefil ve çaresiz biçimde gelebilirler. Göçmenlerin büyük bir bölümü öncü, girişken insanlardır. Bir yandan da gıda, giyim ve yakıt üzerine Uzunçarşı’da manifatura mağazası, Bulvar üzerinde bakkaliye ve gaz-benzin satış yerleri açmışlardır. Uzunçarşı’daki eski esnafın çoğu Bulgaristan, Bosna, Arnavutluk, Romanya muhacirleridir. Daha eski zamanda ise, Ermeni ve Rumların çarşının ilk kurucularıdır.
Atatürk’ün 1922 Adapazarı ziyaretinin ikinci gününde; 15 Haziran Perşembe günü Uzunçarşı’yı boydan boya dolaşır ve Adapazarı eşrafıyla görüşmeler yapar. Çarşıyı gezer ve Hanaltı’nda Acem İsmail Efendi’nin dükkânında kahve içer, etrafını saran hayranlarının elini sıkar, muhtelif mağaza ve dükkânlara uğrayarak herkesten kendi sanatlarına dair izahat alır, Başkumandanın halk arasındaki tabii davranışları, alçak gönüllü hareketleri son derece iyi etki yapar.
1999 Depremi’nde ilginçtir; şehrin iki asırlık tarihinde “asıl merkez” durumundaki Uzunçarşı, Aynalıkavak Çarşısı, Ayakkabıcılar İçi, Kömürpazarı, Soğanpazarı gibi beldeye “ruh veren mekânlar” dimdik ayakta kalır; son çeyrek asırda “ikinci merkez” olmuş Çark, Kirtetepe, Bosna caddeleri gibi “Çağdaş mekânlar” yerle bir olur.
1991 yılında Adapazarı Belediyesi tarafından Uzunçarşı’ya 87.000 m3 beton atılır. 1992 yılında ise Uzunçarşı’nın yenilenir ve altyapısına ilaveten, üzeri ışık geçirgen elyaflı çatı örtüsü ile kapatılarak hizmete sunulur
Not : Uzun Çarşı şuan restorasyon aşamasındadır.Resterosyan bittiği zaman daha modern bir görünüme kavuşacaktır.
Ovada kurulan Adapazarı merkezinin gelişimine baktığımızda en eski kurumlar-kuruluşlar ortalama 250-300 yılı geçmemektedir. Bu yönüyle Adapazarı, Tozlu Camii, Orta Camii, Ağa Camii ve Orhan Camii etrafında kümelenmiş çarşıları; çarşıların etrafına kümelenmiş mahalleleriyle, geç dönem bir Osmanlı şehridir. Osmanlı dönemi mimarisi olan Orta Camii 1752’de, Ağa Camii 1774’te, Sabihahanım Mektebinin kuruluşu 1810’da, ilk Tozlu Camii 1837’de kurulmuştur. Çevre çarşılar kurulurken iki katlı ve sağlam olmasına da çok dikkat edilmiştir. Büyük depremlerde Uzunçarşı ve civarında ciddi bir yıkım olmamıştır. Kısaca birinci Adapazarı Orhan, Ağa, Tozlu ve Orta Camii etrafındaki çarşılarla çevresindeki 4-5 mahalleden iki katlı ahşap ağırlıklı bahçeli evlerle oluşmuştur.
Uzunçarşı’nın ticaret merkezi olarak tercih nedeni; Adapazarı Kuzey-Güney yönünde bir ana aks etrafında gelişmesi ve Bulvar dediğimiz, bugünkü daha çok yeşil alan şeklindeki bant, eskiden boydan boya uzanan bir dere-bataklık olmasıdır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında, bu çukur bölge halkının emeği ile doldurulur. Her aile şu kadar araba toprak atacak veya beş lira para verecek diye karar alınır ve beş lira veremeyen çok aile -hemen herkes- toprak taşır ve düzlenen bölge park yapılıp çiçeklendirilir. Zaten ilk yerleşme, bu dere yatağının iki yanında olur. Yollar dere kenarında, dereye paralel oluşturulur. Ve böylece ana arter ortaya çıkar. Uzunçarşı ise, bu ana artere paralel bir doğrultuda bulvarın hemen devamında yer alır.
Adapazarı’na göç eden ilk muhacirler mallarını mülklerini satıp değerlendirecek ve paralarını yanlarında getirebilecek zamanı ve imkânı bulurlar. Daha sonra gelen göçmenler, pek sefil ve çaresiz biçimde gelebilirler. Göçmenlerin büyük bir bölümü öncü, girişken insanlardır. Bir yandan da gıda, giyim ve yakıt üzerine Uzunçarşı’da manifatura mağazası, Bulvar üzerinde bakkaliye ve gaz-benzin satış yerleri açmışlardır. Uzunçarşı’daki eski esnafın çoğu Bulgaristan, Bosna, Arnavutluk, Romanya muhacirleridir. Daha eski zamanda ise, Ermeni ve Rumların çarşının ilk kurucularıdır.
Atatürk’ün 1922 Adapazarı ziyaretinin ikinci gününde; 15 Haziran Perşembe günü Uzunçarşı’yı boydan boya dolaşır ve Adapazarı eşrafıyla görüşmeler yapar. Çarşıyı gezer ve Hanaltı’nda Acem İsmail Efendi’nin dükkânında kahve içer, etrafını saran hayranlarının elini sıkar, muhtelif mağaza ve dükkânlara uğrayarak herkesten kendi sanatlarına dair izahat alır, Başkumandanın halk arasındaki tabii davranışları, alçak gönüllü hareketleri son derece iyi etki yapar.
1999 Depremi’nde ilginçtir; şehrin iki asırlık tarihinde “asıl merkez” durumundaki Uzunçarşı, Aynalıkavak Çarşısı, Ayakkabıcılar İçi, Kömürpazarı, Soğanpazarı gibi beldeye “ruh veren mekânlar” dimdik ayakta kalır; son çeyrek asırda “ikinci merkez” olmuş Çark, Kirtetepe, Bosna caddeleri gibi “Çağdaş mekânlar” yerle bir olur.
1991 yılında Adapazarı Belediyesi tarafından Uzunçarşı’ya 87.000 m3 beton atılır. 1992 yılında ise Uzunçarşı’nın yenilenir ve altyapısına ilaveten, üzeri ışık geçirgen elyaflı çatı örtüsü ile kapatılarak hizmete sunulur
Not : Uzun Çarşı şuan restorasyon aşamasındadır.Resterosyan bittiği zaman daha modern bir görünüme kavuşacaktır.
Tozlu Cami - Adapazarı
Sakarya'da 1999 Marmara Depreminde yıkılan Tozlu Cami geçtiğimiz yıllarda yeniden inşa edilerek ibadete açıldı.
Tozlu Cami'nin, şekil ve mimari özellikleriyle dünyada benzeri yok. Klasik anlayışın dışına çıkılarak projelendirilen camide kubbe bulunmuyor.. Alışılmışın aksine bu camide avizeler de yok. Aydınlatma büyük cam duvarlarla ve duvarlara yerleştirilen led ışıkların tavana yansıtılmasıyla sağlanıyor.
Cami mimari olarak hem eski hem de yeni camilerden oldukça farklı. Dışarıdan bakıldığında 'secde eden insan' şeklindedir.
Tozlu Cami'nin, şekil ve mimari özellikleriyle dünyada benzeri yok. Klasik anlayışın dışına çıkılarak projelendirilen camide kubbe bulunmuyor.. Alışılmışın aksine bu camide avizeler de yok. Aydınlatma büyük cam duvarlarla ve duvarlara yerleştirilen led ışıkların tavana yansıtılmasıyla sağlanıyor.
Cami mimari olarak hem eski hem de yeni camilerden oldukça farklı. Dışarıdan bakıldığında 'secde eden insan' şeklindedir.
Şemsiyeli Park - Adapazarı
Belediye'nin sitesinde ''Ailesi ve sevdikleri ile hoşça
vakit geçirmek isteyen Sakaryalılar için Şemsiyeli Park, hatıraların
canlanacağı yeni adres.'' diye tanıtım yapılmış aslında mantık olarak güzel düşünülmüş benim gibi cafe ortamında bunalan bir insan için açık havada çay içmek güzel bir keyif veriyor ama şuan ki halinde çay bahçesinden ziyade kahvehane görüntüsü var.
Saklıgöl - Adapazarı
Sakarya’da
pek bilinmeyen yerlerden biri Saklı Göldür.Yemyeşil bir alan, küçük bir göl, hoş bir ortam. Bu güzel
yer korucuk yolu üzerinde bulunuyor.Merkezden sadace 15-20 dakikalık
uzakta.
Hafta sonları kafa dinlemek, şehir yaşamının stresinden uzaklaşmak için gidilebilecek huzurlu ve eşsiz yerlerden biridir
Hafta sonları kafa dinlemek, şehir yaşamının stresinden uzaklaşmak için gidilebilecek huzurlu ve eşsiz yerlerden biridir
Poyrazlar Gölü - Adapazarı
Poyrazlar Gölü, etrafı yeşil tepeler, ormanlarla çevrili, Sakarya'ya altı km uzaklıkta büyükçe bir göl.
Milli parklar kapsamındaki göl doğa içinde bir gün geçirmek isteyenler için biçilmiş kaftan... Göl çevresinin güzel bir mesire alanı vardır.Poyrazlar Gölü Abant Gölü'ne bakarak biraz daha ufak.Etrafında kıyısı boyunca ve ormanlar içinden yürünebilecek veya araba ile
dolaşılabilecek bir sürü yol var.Poyrazlar Gölü'ne ulaşmak için pek çok gölde olduğu gibi dağ tepe
çıkmaya gerek yok.
Sakarya'nın hemen ilerisinde, düzlük, düzgün yollardan ulaşabiliyorsunuz
göle.
Milli parklar kapsamında olduğu için girişte ücretinizi ödeyip
atıyorsunuz kendinizi kırlara.
Zaten Sakarya halkının ve yöredeki diğer merkezlerden gelen insanların
mangal yakıp doğada güzel bir gün geçirmek için tercih ettikleri bir yer
Poyrazlar Gölü.
Etrafta piknik yapılacak bir sürü ahşap masa var ancak haftasonu giderseniz etraf İstanbul'dan gelenler yüzünden dolu oluyor.Gölün etrafında bisiklet kiralayıp dolaşan insanlar, karşı kıyıdaki girişin yanındaki lunaparkta sallanan gondol,
göl kıyısına gelmiş resim çektiren gelin ve damat... O kadar renkli bir yerdi Poyrazlar.. Poyrazların bir başka güzelliği orman içindeki ağaçlar arasındaki
masalar haricinde düzlük yerde de oturulabilecek bir sürü masası var.
Bu da çocuklu, özellikle küçük çocukluların düzlükte rahat rahat
oynaması için bulunmaz fırsatlardan biridir.Gün batımına yakın sazlıklar, ördekler yanında dolaşmak ayrı bir keyiftir.
Poyrazlar'a geleceklere tavsiye gelmeden gerekli şeylerin hepsini yanlarında getirmelerinde yarar var. Göl kenarında açık olan ufak bir büfe var sadece.
Poyrazlar'a geleceklere tavsiye gelmeden gerekli şeylerin hepsini yanlarında getirmelerinde yarar var. Göl kenarında açık olan ufak bir büfe var sadece.
Ormanpark - Adapazarı
Ormanpark; modern mimarisi, samimi, doğal ve huzurlu ortamıyla her yaş grubunun buluşabileceği bir mekan olma özelliğini taşımaktadır.
Ormanpark, Orman İşletmesi'nin Sakarya Büyükşehir Belediyesi'ne tahsis ettiği, şehrin girişinde yer alan 18 dönümlük arazi içerisinde 3250 m² kullanım alanı olan ve tamamen doğal bir mekan olma özelliği taşımaktadır. Sulak arazide yetişen Dişbudak ağaçlarının bulunduğu bu doğal mekan; Türkiye'de ilk defa uygulanan yerden yükseltmeli ahşap üzerine kurulu bir tesistir.
Orhan Camii - Adapazarı
Orhan Camii, Adapazarı şehir merkezinde Orhan Gazi adına yapılmış camii. Kesme taştan yapılan camii dikdörtgen planlıdır.
Orhan Gazi'nin komutanlarından Konuralp Bey bölgede Bizans'ın küçük kalelerini fetheder. Sulak ve ormanlık bir alana Türkmenler yerleştirilip bir köy kurulur. Bugünkü şehir merkezini oluşturan köye yapılan Orhan Gazi adına camii yapılır. Bugünkü Orhan camii, ilk yapılan camii ile yapı itibariyle benzemez. Minarenin üzerinde olan 1316/1318 yılları yapının II. Abdulhamit zamanında yeniden yapıldığı tarihi gösterir. Yıkılan eski Ada köyünün camii, 1893/1894 yılları arasında Adapazarı kaymakamı öncülüğünde halk tarafından yenilenmiştir
Osmanlı arşivlerindeki belgelerden Sapanca'ya bağlı Beloyan Köyü'nün camii hatibine vakfedildiği anlaşılmaktadır. Camiinin yapıldığı 1330'lu yıllarda Ada Köy'ü 24 haneli bir köydür. Caminin ilk halinin erken dönem mimarisi örneklerinden olan Büyükesence Camii'ne benzediği düşünülmektedir. Anılan cami çantı tekniği ve beşikörtüsü çatı kullanılmıştır. Orhan Camii yenilenirken çatı tarzı korunmuştur.
Kubbesiz olan caminin, ahşap çatısı kiremit örtülüdür. 1967 Mudurnu depreminde yıkılan minaresi onarılmış, fakat 1999 Gölcük depreminde yeniden hasar alında profilden yeniden yapılmıştır.
Ofis Sanat Merkezi - Adapazarı
Açılışı 17 Haziran 2013
tarihinde yapılan Ofis Sanat Merkezi, 5 bin 230 metrekarelik alanda inşa
edildi. Merkez içerisinde cep sineması ve tiyatro salonu ile kafeterya,
kitapçı, SAMEK satış ofisi ve sergi salonu yer alıyor.İçerisinde sürekli sergiler yapılıyor.
Hacı Mehmet Çalışkan Cami - Adapazarı
Yenikent - Adapazarı yolu
arasında Yazlık Mahallesi'nde Boşnak Hacı Mehmet Çalışkan tarafından
yapılan küçük ve modern camiîdir.
Deprem Müzesi - Adapazarı
Deprem Kültür Müzesi, 17 Ağustos 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nde hayatını kaybedenleri anmak, yaşananları anlatmak ve hatırlatmak amacıyla depremin Sakarya ilinde yaptırılmış müzedir.
Müze binası göçük şeklinde tasarlanmıştır; yıkık duvarlar ve eğik kolonları vardır. Binanın mimarisi ve iç düzenlemesi tamamen fotoğraf, tablo, resim ve bu gibi malzemelerin sergilenebileceği bir sanat galerisi şeklinde inşa edilmiştir. 1967 ve 1999 yılı depremlerine ilişkin deprem öncesi ve sonrası fotoğraflar sergilenmektedir. Müzenin bir bölümü makinelerle yapay sarsıntı oluşturulacak şekilde dizayn edilerek depremin etkisi plastik eşyalarla izlenebilmektedir. Sanal deprem platformunda 7.4 büyüklüğünde sarsıntının bir benzeri yaşatılır. Müzede, depremde yıkılan binaların yapım tekniği ile ilgili inşaat malzemeleri ve sismograf görülebilir.
Müze binası göçük şeklinde tasarlanmıştır; yıkık duvarlar ve eğik kolonları vardır. Binanın mimarisi ve iç düzenlemesi tamamen fotoğraf, tablo, resim ve bu gibi malzemelerin sergilenebileceği bir sanat galerisi şeklinde inşa edilmiştir. 1967 ve 1999 yılı depremlerine ilişkin deprem öncesi ve sonrası fotoğraflar sergilenmektedir. Müzenin bir bölümü makinelerle yapay sarsıntı oluşturulacak şekilde dizayn edilerek depremin etkisi plastik eşyalarla izlenebilmektedir. Sanal deprem platformunda 7.4 büyüklüğünde sarsıntının bir benzeri yaşatılır. Müzede, depremde yıkılan binaların yapım tekniği ile ilgili inşaat malzemeleri ve sismograf görülebilir.
Çark Mesire - Adapazarı
Adapazarında bulunan, adını altından geçen çark deresinden alan adı üzerinde bir mesire yeridir.Küçük bir alandır ve ortasından geçen suyun etrafına kurulmuş restoran ve çay bahçeleri bulunur.Bir kaç oyuncaktan oluşan lunaparkı ve bazı hayvanları barındıran kafes ve kümesleri vardır.Yogunluk son zamanlarda tam karşısında yapılan Kent Parka kaysada gezip görülmesi gereken ufak bir mekandır.
1 Mayıs 2016 Pazar
Çark Caddesi - Adapazarı
Adını Çark deresinde alır.Çok fazla alternatif olmadığı için Sakarya'nın en güzide mekanıdır.AVM'leri saymazsak alış-veriş için en ideal yerdir ve bir çok mağaza bulunur.Sakarya'nın merkezidir bütün yollar bu caddeye çıkar.Trafiğe kapalı olduğu için İstiklal Caddesinin minyatür halidir.Apaçiler harici gayet güzel bir caddedir.Cadde saat 10:00'a kadar cıvıl cıvıldır ama saat 10:00'dan sonra hayat biter.
Sakarya Müzesi(Atatürk Evi) - Adapazarı
Sakarya İli, Merkez İlçesi, Semerciler Mahallesi, Milli Egemenlik
Caddesi, İstasyon karşısında yer alan Müze binası, bahçesi ile birlikte
1290 M2lik bir alan üzerine kurulmuştur.
1910–1915 yılları arasında dönemin Askerlik Şubesi Başkanı Binbaşı Baha Bey tarafından zemin katla birlikte üç katlı olarak yaptırılan konut, daha sonra Atatürk’ün yakın arkadaşı ve Milletvekili Hasan Cavit Bey tarafından satın alınmıştır.14 Haziran 1922 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi ile buluştuğu ve konakladıkları ev, 1967 yılında meydana gelen depremde büyük ölçüde hasar görmüştür. 1983 yılında sivil mimarlık örneği olarak tescil edilen konut, Bakanlığımızca kamulaştırılıp, dış görünümü aslına uygun bir şekilde, içte ise tamamen değişikliğe uğratılarak betonarme olarak yeniden inşa edilmiştir. Zemin katta büro odaları ve doğalgaz kombi odası, 1. katta müdür odası ve 85 m2 genişliğinde bir adet sergi salonu, 2.katta da 50 kişilik bir konferans salonu bulunmaktadır.
Sakarya Müzesi ilk defa 12.01.1989 tarihinde, İl Kültür Müdürlüğü bünyesinde büro hizmetlerine başlamış 07.03.1989 tarihinde şimdiki yerine taşınmıştır. Müze Müdürlüğü büro faaliyetlerinin yanı sıra ilimiz sınırları içerisinde bulunan arkeolojik ve etnografik eserleri toplayarak, yapılan teşhir düzenlemesi sonrasında, 21.06.1993 tarihinde halkın ziyaretine açılmıştır. 17 Ağustos 1999 tarihindeki depremde vitrinlerde ve eserlerde meydana gelen hasar nedeniyle ziyarete kapatılmıştır. Deprem sonrasında yapılan çalışmalar sonucu, 28.06.2003 tarihinde yeniden ziyarete açılmıştır.
Müzenin bahçesinde, Sakarya İli sınırları içinde bulunan Roma ve Bizans dönemlerine ait mimari parçalar, mezar taşları, sunaklar, yazıtlı taşlar, ostotek, pişmiş toprak erzak küpü ve sütün kaideleri sergilenmektedir. Müzenin sergi salonunda tarih öncesi çağlar ile Roma ve Bizans Dönemine ait bir grup arkeolojik eser ile Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemine ait etnografik eserler sergilenmektedir. Arkeolojik eserler arasında yassı el baltaları, pişmiş toprak kaplar, koku ve gözyaşı şişeleri, madeni ve cam eserler yer almaktadır. Etnografik eserler arasında Ulu önder Atatürk’ün kullandığı eşyalar ile Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait ateşli ve kesici silahlar, bakır kaplar, mühürler ve el işlemeleri teşhir edilmektedir. Sikke vitrininde, Klasik, Hellenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı Dönemlerine ait sikkeler bulunmaktadır.
NOT: Bu müze restorasyon'da olduğu için şuan kapalıdır
1910–1915 yılları arasında dönemin Askerlik Şubesi Başkanı Binbaşı Baha Bey tarafından zemin katla birlikte üç katlı olarak yaptırılan konut, daha sonra Atatürk’ün yakın arkadaşı ve Milletvekili Hasan Cavit Bey tarafından satın alınmıştır.14 Haziran 1922 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi ile buluştuğu ve konakladıkları ev, 1967 yılında meydana gelen depremde büyük ölçüde hasar görmüştür. 1983 yılında sivil mimarlık örneği olarak tescil edilen konut, Bakanlığımızca kamulaştırılıp, dış görünümü aslına uygun bir şekilde, içte ise tamamen değişikliğe uğratılarak betonarme olarak yeniden inşa edilmiştir. Zemin katta büro odaları ve doğalgaz kombi odası, 1. katta müdür odası ve 85 m2 genişliğinde bir adet sergi salonu, 2.katta da 50 kişilik bir konferans salonu bulunmaktadır.
Sakarya Müzesi ilk defa 12.01.1989 tarihinde, İl Kültür Müdürlüğü bünyesinde büro hizmetlerine başlamış 07.03.1989 tarihinde şimdiki yerine taşınmıştır. Müze Müdürlüğü büro faaliyetlerinin yanı sıra ilimiz sınırları içerisinde bulunan arkeolojik ve etnografik eserleri toplayarak, yapılan teşhir düzenlemesi sonrasında, 21.06.1993 tarihinde halkın ziyaretine açılmıştır. 17 Ağustos 1999 tarihindeki depremde vitrinlerde ve eserlerde meydana gelen hasar nedeniyle ziyarete kapatılmıştır. Deprem sonrasında yapılan çalışmalar sonucu, 28.06.2003 tarihinde yeniden ziyarete açılmıştır.
Müzenin bahçesinde, Sakarya İli sınırları içinde bulunan Roma ve Bizans dönemlerine ait mimari parçalar, mezar taşları, sunaklar, yazıtlı taşlar, ostotek, pişmiş toprak erzak küpü ve sütün kaideleri sergilenmektedir. Müzenin sergi salonunda tarih öncesi çağlar ile Roma ve Bizans Dönemine ait bir grup arkeolojik eser ile Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemine ait etnografik eserler sergilenmektedir. Arkeolojik eserler arasında yassı el baltaları, pişmiş toprak kaplar, koku ve gözyaşı şişeleri, madeni ve cam eserler yer almaktadır. Etnografik eserler arasında Ulu önder Atatürk’ün kullandığı eşyalar ile Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait ateşli ve kesici silahlar, bakır kaplar, mühürler ve el işlemeleri teşhir edilmektedir. Sikke vitrininde, Klasik, Hellenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı Dönemlerine ait sikkeler bulunmaktadır.
NOT: Bu müze restorasyon'da olduğu için şuan kapalıdır
Adapazarı - Ağa Cami
Kömürpazarı Bankalar Caddesi üzerinde bulunan Ağa Camii’nin içinde de
bir sadelik göze çarpmaktadır. Duvarları süslü olmayıp, çerçeveler
içinde dini yazılar bulunmaktadır. Taş temel üzerine inşa edilen yapı
kâgirdir. Adapazarı’ndaki küçük camiilerden biridir. İki kat biçiminde
yapılmış ve minaresi sonradan eklenmiştir. 200 yıllık olduğu söylenen
camiinin üstü çatılı olup, kiremit döşelidir ve kubbesi bulunmamaktadır.
Camiinin ön bahçesinde bulunan şadırvan 2001 yılında yıkılmış, yerine
arka bahçede yeni bir şadırvan yapılmıştır. Mihrabında aşırı süse
kaçılmamış olup, çini süslemesine rastlanmamıştır. Yalnızca yağlı boya
ile biraz şekil verilmiştir. Tavanı ahşap döşeme olup, tavan ortasındaki
elips biçiminde ahşap süsleme ilgi çekicidir. Camiiyi yaptıranın
kimliği ve yapılış tarihi ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Ancak camii alanının önceden mezarlık olduğu, mezarlığın iptal edilerek
yerine bu camiinin yapıldığı bilinmektedir. Ön bahçede tek kalan mezarın
taşının incelenmesinden de anlaşılacağı üzere; söz konusu mezarda
yatanın bir asker olduğu ve bayraktarlık yaptığı, adının Mustafa olduğu
ve 1774 yılında şehit düştüğü ifade edilmektedir. Camii inşası da
muhtemelen bu tarihten önceye tekabül etmektedir.
27 Nisan 2016 Çarşamba
Kent Park - Adapazarı
Eski Zirai Donatım Kurumu
Fabrikası arazisine inşa edilen ve yaklaşık 4500 metre yürüyüş alanına
sahiptir.Botanik zenginliği ile, Sakarya’lılara gündelik hayatın stresinden
uzaklaşılabilecek bir ortam sunan Kent Park’ın çimleri Çark Deresi’nden
alınan su ile sulanıyor. Ayrıca parkın içinde tenis kortu ve kapalı yüzme havuzu vardır.
Kent Park, Adapazarılıların en fazla tercih ettiği dinlenme mekanlarından biridir.
Kent Park, Adapazarılıların en fazla tercih ettiği dinlenme mekanlarından biridir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)